İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler --Anlamlarıyla--
Author
Message
silkroadlife
Subject: İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler --Anlamlarıyla-- Sat Oct 31, 2009 7:36 pm
Bu cümleler çeşitli metinlerden toplanarak bir araya getirilmiştir ve sadece birer örnektir. Aynı kalıpları kullanarak değişik cümleler kurabilirsiniz !!! 1. I see..........Anlıyorum
2. I quit!..........İstifa ediyorum, bırakıyorum, vazgeçiyorum.
3. Let’s go!..........Gidelim
4. Me too..........Ben de
5. My god!..........Aman Tanrım
6. No way!..........Olamaz! Hiçbir şekilde, hiçbir yol,
7. Come on..........Yapma, hadi
8. Hold on..........Bekle
9. I agree..........Aynı fikirdeyim
10. Not bad..........Kötü değil
11. Not yet..........Henüz değil
12. See you..........Görüşürüz
13. Shut up!..........Kapa çeneni
14. So long..........Hoşça kal, oldukça uzun
15. Why not?..........Neden olmasın
16. Allow me..........Bana izin ver
17. Be quiet!..........Sessiz ol
18. Cheer up!..........Neşelen
19. Good job!..........İyi iş
20. Have fun!..........İyi eğlenceler veya eğlen
21. How much?..........Ne kadar
22. I'm full..........Tokum.
23. I'm home..........Evdeyim
24. I'm lost..........Kayboldum.
25. My treat..........Bu benden.
1. So do I----------Bence de
2. This way----------Buradan ya da bu şekilde
3. After you----------Senden sonra
4. Bless you!----------Çok yasa!
5. Follow me----------Beni takip et
6. Forget it!----------Unut onu, unut gitsin
7. Good luck!----------İyi şanslar
8. I decline!----------Reddediyorum
9. I promise----------Söz veririm
10. Of course!----------Tabiî ki
11. Slow down!----------Yavaşla
12. Take care!----------Kendine iyi bak, dikkat et
13. They hurt----------Onlar acıtır, bu incitir
14.Try again----------Tekrar dene
15. Watch out!----------Dikkat et!
16. What's up?----------Ne haber?
17. Be careful!----------Dikkatli ol!
18. Bottoms up!----------Şerefe! İçkiyi bir yudumda bitirmek. Fondip yapmak
19. Don't move!----------Kımıldama!
20. Guess what?----------Tahmin et ne (oldu)?
21. I doubt it----------Ondan şüpheliyim, Ondan şüphe ederim.
22. I think so----------Sanırım öyle
23. I'm single----------Bekârım
24. Keep it up!----------Aynen devam et!
25. Let me see----------Bir bakayım
1. He has a large income----------Onun kazancı çok, iyi kazanıyor
2. He looks very healthy----------O çok sağlıklı gözüküyor
3. He paused for a reply----------Cevap vermek için durdu
4. He repaired his house----------O onun evini tamir etti
5. He suggested a picnic----------Piknik yapmayı önerdi
6. Here's a gift for you----------Bu senin için bir hediye, işte hediyen!
7. How much does it cost? ----------O ne kadar tutuyor, maliyeti nedir?
8. I caught the last bus----------Son otobüse yetiştim
9. I could hardly speak----------Zorlukla konuşabildim
10. I'll have to try that----------Bunu denemek zorundayım
11. I'm very proud of you----------Seninle gurur duyuyorum
12. It doesn't make sense----------Bunun bir anlamı yok
13. Make yourself at home----------Kendini evdeymiş gibi hisset
14. My car needs washing----------Arabamın yıkamaya ihtiyacı var
15. None of your business! ----------Seni ilgilendirmez
16. Not a sound was heard----------Sessizlik hâkimdi, çıt yoktu
17. That's always the case----------Her zaman öyledir.
18. The road divides here----------Yol burada ayrılıyor
19. Those are watermelons----------Bunlar karpuz
20. What a nice day (it is)! ----------Ne güzel bir gün!
21. What's wrong with you? ----------Neyin var?
22. You are a chicken----------Sen bir ödleksin
23. A lovely day, isn’t it? ----------Hoş bir gün, (öyle) değil mi?
24. He is collecting (saving) money----------Para biriktiriyor
25. He was born in New York----------O New York da doğdu
1. Never mind----------Boş ver, zararı yok
2. No problem!----------Sorun yok!
3. That's all!----------Hepsi bu, bu kadar.
4. Time is up----------Zaman doldu, süre bitti.
5. What's new?----------Ne haber
6. Count me on----------Count me in=Ben varım, beni de sayın.
7. Don't worry----------Endişelenme
8. Feel better----------Daha iyi hissetmek, daha iyi olmak
9. I love you!----------Seni seviyorum.
10. I'm his fan---------- Onun hayranıyım
11. Is it yours?----------Bu senin mi?
12. That's neat----------İlginç bir şey
13. Are you sure?----------Emin misin?
14. Do l have to?----------Yapmak zorunda mıyım?
15. He is my age----------O benim yaşımda
16. Here you are----------İşte buyurun (alın), işte buradasın
17. No one knows----------Kimse bilemez
18. Take it easy----------Rahatına bak, kafana takma, boşver
19. What a pity!----------Ne yazık!
20. Any thing else?----------Başka bir şey var mı?
21. To be careful!----------Dikkatli olmak
22. Do me a favor----------Bana bir iyilik yap
23. Help yourself----------Kendine yardım et
24. I'm on a diet----------Diyetteyim
25. Keep in touch----------Muhafaza et, irtibatı kesme, teması kesme.
1. Time is money----------Zaman paradır
2. Who's calling? ----------Kim arıyor, kim çağırıyor
3. You did right----------Doğru yaptın
4. You set me up!----------Bana tezgâh kurdun!
5. Can I help you?----------Yardım edebilir miyim?
6. Enjoy yourself!----------Eylenmene bak!
7. Excuse me,Sir----------Affedersiniz efendim
8. Give me a hand!----------Bana yardımcı ol, bana yardım et (şu işe bi el at).
9. How's it going?----------Nasıl gidiyor? Ne var ne yok?
10. I have no idea ----------Hiçbir fikrim yok
11. I just made it!----------Şimdi yaptım.
12. I'll see to it ----------O işi hallederim ben.
13. I'm in a hurry!----------Acelem var
14. It's her field ----------En iyi o bilir, onun alanı
15. It's up to you ----------Bu sana bağlı
16. Just wonderful!----------Harika!
17. What about you?----------Peki ya sen, bu konuda senin fikrin ne, sen bu konuda ne düşünüyorsun?
18. You owe me one----------Bana borçlusun
19. You're welcome----------Birşey değil
20. Any day will do----------Herhangi bir gün bana uğra
21. Are you kidding?----------Kafamı buluyor (tam Türkçe)
22. Congratulations!----------Tebrikler!
23. I can't help it----------Benim elimde olan bir şey değil.
24. I don't mean it----------Onu demek istemedim, onu kasdetmedim.
25. I'll fix you up----------Sizinle ilgileneceğim.
1. He was not a bit tired----------Hiç yorgun değildi.
2. I will be more careful----------Çok daha dikkatli olacağım, daha dikkatli olurum
3. I will never forget it----------Onu hiçbir zaman unutmıyacağım
4. It is Just what I need----------Bu tam da ihtiyacım olan şey
5. It rather surprised me----------Bu beni oldukça şaşırttı, Şaşırdım
6. Just around the corner----------Eli kulağında, hemen olacak
7. Just for entertainment----------Sadece eğlenme amaçlı
8. Let bygones be bygones----------Eski eskide kalsın (barıştık, eskiyi irdelemeye gerek yok)
9. Mother doesn't make up----------Annem makyaj yapmıyor
10. Oh, you are kidding me----------Ah! Benimle kafa buluyorsun
11. She has been to school----------bir süre önce okula gitti/hala orada 12. Skating is interesting----------Patenle kaymak ilgi çekicidir
13. Supper is ready at six----------Akşam yemeği 6’dadır, akşam yemeği saat 6’da hazır.
14. That's a terrific idea! ----------Bu çok güzel bir fikir, müthiş bir fikir
15. What horrible weather! ----------Ne korkunç hava
16. Which would you prefer----------Hangisini tercih edersiniz?
17. Does she like ice-cream? ----------Dondurmayı sever mi?
18. First come first served ----------İlk gelene ilk önce hizmet edilir
19. Great minds think alike ----------Harika zekâlar birbirine benzer
20. He has a sense of humor ----------O şakadan anlar
21. He is acting an old man ----------O yaşlı bir adammış gibi hareket ediyor.
22. He is looking for a job ----------İş arıyor.
23. He doesn't care about me ----------O beni umursamıyor.
24. I develop films myself ----------Filmleri kendim banyo ediyorum.
25. I felt no regret for it ----------Onun için pişmanlık duymadım.
. I'm not sure I can do it---------- Onu yapabilmeğime emin değilim.
2. I'm not used to drinking---------- İçmeye alışkın değilim.
3. Is the cut still painful? ---------- Yara hala acıyor mu?
4. It's too good to be true! ----------Gerçek olamayacak kadar iyi.
5. Jean is a blue-eyed girl---------- Jean mavi gözlü bir kızdır.
6. Let's not waste our time----------Zamanımızı boşa harcamayalım.
7. May I ask some questions? ---------- Sana birkaç soru sorabilir miyim?
8. Money is not everything---------- Para her şey değildir.
9. Neither of the men spoke---------- Her ikisi de konuşmadı.
10. Stop making such a noise---------- Gürültü yapmayı kes.
11. That makes no difference---------- Bu ayırım (fark) yapmaz.
12. The price is reasonable---------- Fiyat uygundur.
13. They crowned him king----------Kral ilan edildi, yüceltildi.
14. They're in red and white----------Onlar kırmızı ve beyaz giysi giyiyorlar.
15. We all desire happiness---------- Hepimiz mutluluğu isteriz.
16. We just caught the plane----------Uçağa şimdi yetiştik.
17. What shall we do tonight? ---------- Bu akşam ne yapacağız?
18. What's your goal in life? ----------Hayatki amacın ne?
19. When was the house built? ---------- Ev ne zaman inşa edildi?
20. Why did you stay at home? ---------- Neden Evdeekaldın?
21. Would you like some help? ---------- Biraz yardım ister misin?
22. You mustn't aim too high---------- Çok yüksek amaç seçmemelisin
23. You're really killing me! ---------- Beni gerçekten olduruyorsun
24. You've got a point there---------- İyi bir noktaya değindin.
25. Being criticized is awful! ---------- Eleştirilmek berbat bir şey.
1. He is just a child----------O sadece bir çocuk
2. I can't follow you----------Seni takip edemem
3. I felt sort of ill----------Kendimi hasta gibi hissettim
4. I have a good idea! ----------İyi bir fikrim var
5. It is growing cool----------Hava soğuyor.
6. It seems all right----------Tamam gibi gözüküyor
7. It's going too far----------Çok ileriye gitti.
8. May I use your pen? ----------Kaleminizi kullanabilir miyim?(Resmi)
9. She had a bad cold----------Onun kötü bir soğuk algınlığı var
10. That's a good idea----------Bu iyi bir fikir
11. The ansver is zero----------Cevap sıfırdır
12. What does she like? ----------O neyi sever?
13. As soon as possible! ----------Mümkün olan en kısa sürede
14. He can hardly speak----------O zorlukla konuşabilir
15. He always talks big----------O her zaman büyük konuşur
16. He won an election----------O seçimi kazandı
17. I am a football fan----------Ben bir futbol hayranıyım.
18. If only I could fly----------Keşke uçabilseydim
19. I'll be right there----------Hemen geliyorum.
20. I'll see you at six----------Seni 6 da göreceğim
21. Is it true or false? ----------Doğru mu yanlış mı?
22. Just read it for me----------Sadece onu benim için oku
23. Knowledge is pover----------Bilgi güçtür
24. Move out of my way! ----------Benim yolumdan çekil
25. Time is running out----------Zaman tükeniyor.
1. We are good friends----------Biz iyi arkadaşlarız
2. What's your trouble? ----------Senin derdin ne?
3. You did fairly well! ----------Fena değil!, oldukça iyi yapmışsın.
4. Clothes make the man----------Giysiler insanı farklı gösterir.
5. Did you miss the bus? ----------Otobüsü mü kaçırdın, otobüse yetişemedin mi?
6. Don't lose your head---------- Kafanı karıştırma
7. He can't take a joke----------O şakadan anlamaz
8. He owes my uncle $100----------O amcama 100 dolar borçlu
9. How are things going? ----------İşler nasıl gidiyor
10. How are you recently? ----------Son zamanlarda nasılsın?
11. I know all about it----------Tüm ayrıntıları biliyorum
12. It really takes time----------Bu gerçekten zaman alır
13. It's against the law----------Bu hukuka aykırıdır
14. Love me,love my dog----------Beni seven, köpeğimi de sever.
15. My mouth is watering----------Ağzım sulanıyor, sulandı.
17. This boy has no job----------Bu çocuğun işi yok.
18. This house is my own----------Bu ev benim (Benim sahip olduğum ev).
19. What happened to you? ----------Ne oldu sana?
20. You are just in time----------Tam zamanında geldin.
21. You need to workout----------Spor yapmalısın.
22. Your hand feels cold----------Elin üşümüş, ellerin soğuk.
23. Don't be so childish----------Çocuk gibi davranma (çocukluk yapma).
24. Don't trust to chance! ----------Şansa güvenme.
25. Fasten your seat belt----------Emniyet kemerini bağla.
1. Did you enter the contest?……….Yarışmaya girdin mi?
2. Do you accept credit cards? ……….Kredi kartlarını kabul eder misiniz?
3. Don't cry over spilt milk………..Sütü yere döktün diye ağlama.
4. Don't let chances pass by……….Gelen fırsatları kaçırma.
5. He owned himself defeated……….Yenildiğini kabul etti.
6. He seems at little nervous……….O biraz heyecanlı gibi.
7. He strolls about the town……….Kasabada gezer, dolaşır.
8. Her tooth ached all night……….Bütün gece dişi ağrıdı.
9. How about a drink tonight? ……….Bu gece içmeye ne dersin?
10. I can do nothing but that……….Onun dışında yapabileceğim bir şey yok.
11. I get hold of you at last……….Sonunda seni yakaladım .
12. I have a surprise for you……….Senin için bir sürprizim var.
13. I like all kinds of fruit……….Meyvelerin bütün çeşitlerini severim.
14. I saw it with my own eyes……….Onu kendi gözlerimle gördüm.
15. I will arrange everything……….Herşeyi ayarlayacağım.
16. I wish I knew my neighbor……….Keşke komsularımı tanısaydım.
17. I would like to check out……….Seçerek almayı isterim.
18. It has become much cooler……….Havalar iyice soğudu.
19. It's time you went to bed…..…….Haydi yatağa, yatma vakti.
20. No spitting on the street……….Sokağa tükürmek yasak.
21. She was totally exhausted……….O tamamen bitmişti, tükenmişti.
22. Show your tickets,please……….Lütfen biletlerinizi gösteriniz.
23. Thank you for your advice……….Tavsiyelerin için teşekkür ederim.
24. That's the latest fashion……….Bunlar son moda.
25. The train arrived on time……….Tren zamanında (ulaştı) vardı.
Selamlaşmalar
Hi = Selam Hello = Merhaba Howdy = Merhaba Hey = Hey Yo = Selam
Hatır Sorma How Are you? = NasılSın? How's it going?= Nasıl Gidiyor? How is everything?= Ne var ne yok? How've you been?= Ne alemdesin? What's up?=Ne oluyor? What's new?= Ne haber? What have you been up to?= Neler yapıyorsun? How you been?=Vaziyetler Nasıl? How's tricks?=Vaziyetler Nasıl?
Günün Belirli Vakitlerinde Selamlar Good Morning= Günaydın Morning= Günaydın How are you this bright morning?=Bu sabah nasılsın? Good Afternoon= Tünaydın Good evening?= iyi Akşamlar Evening = iyi Akşamlar Uzun Zaman Görülmeyen Birinin Selamlama I haven't seen you in years = Yıllardır seni görmüyorum Long time no see=Uzun zamandır görüşemiyoruz I Haven't seen you in an age = Coktandır seni görmüyorum I Haven't Seen you in a month of Sundays= Uzun zamandir seni göremiyorum
Biriyle Karşılaşınca şınlık Belirtme What a surprise to meet you here=Seni burada görmek ne Fancy Meeting you here = Seni burda görecegime dünyada inanmazdım Imagine meeting you here= Seni burda görmek hayalimden gecmezdi What are you doing in this neck of the woods?=Senin bu semtte ne işin var? What have you been up to?= Ne haltlar karıştırıyorsun Shouldn't you be in Scholl?=Okulda olman gerekmezmi? Shouldn't you be in work?= işte olman gerekmezmi? You been keeping cool?= iyi misin?
Birini Selamladıktan sonra-After you have greeted someone We Seem to keep running into each other=Galiba çok sık karşılaşıyoruz Haven't we met before?=dAha önce tanışmamış mıydık? We have to stop meeting like this= Bu şekilde buluşmaktan vazgecmeliyiz Didn't we meet at that party last week?=Geçen hafta partide tanışmamış mıydık? I'm sorry;I've forgetten you name= Özür dilerim.İsminizi unuttum I've been meaning to call you= Seni aramayı düşünüyordum
Sağlık ve Mutluluğunu belirtme- Expressing your state of health and happiness Fine=iyiyim I'm Cool=canavar gibiyim Keeping cool=bomba gibiyim Fine and dandy= turp gibiyim Great=cok iyiyim Couldn't be better=bundan daha iyi olamam Happy as a clam=Çok mutluyum Okay=Fena degil I have nothing to complain about=Allaha Şükür bir yaramazlık yok
Nasıl Olduğunu Söyleme-Olumlu-Telling how you have been doing positive Keeping busy= Meşgulum Keeping myself busy= Ugraşiyoruz işte Keeping out of trouble=Bir sıkıntım yok Been up to no good=Bir yaramazlık yok Been keeping my nose clean=Derdim tasam yok
Nasıl Oldugunu Söyleme-Nötr Getting by= Geçinip gidiyoruz Fair to middling= Orta şeker So-So= Şöyle böyle Plugging along=Uğraşıyoruz Could be worse=bunada şükür (Just)Muddling through=Sürünüyoruz Same as always= Hep Aynı Same as usual=Her zamanki gibi
Nasıl Oldugunu Söyleme Olumsuz Not Good= iyi değilim Not too good=Pek iyi degilim None too good= hic iyi degilim Kind of crummmy=Keyifsiz gibiyim I've been under the weather=rahatsızım
Meşgül Olduğunu Belirtme I'm busy=Meşgülüm I'm swamped=işim başımdan ın I don't have time to think = kafamı kaşıcak vaktim yok I don't have time to breathe= Nefes alıcak vaktim yok
Bir Arkadaşı Bir şey icmeye davet etme- Inviting A friend for a drink or coffe Do you have time for coffee?=Kahve İçmek için vaktin var mı? How about a cup of coffe?=Bir Fincan kahveye Ne dersin? Let's go get coffe.Do you have any time?=Gidip Kahve içilim.Vaktin var mı? Let's go for a beer=Hadi bira içelim Let's go for a drink=Hadi bir şeyler içelim.
Birisiyle Tanıştırılınca
Nice to meet you=Tanıştıgımıza Sevindim How nice to meet you=Sizinle tanışmak ne kadar sevindirici What a pleasure to meet you=Sizinle tanışmak büyük zevk I'm happy to meet you=Tanıştıgımıza Memnun oldum Charmed = Memnun oldum
Birisiyle Tanıştırıldıktan Sonra
I've heard so much about you=Sizin hakkınızda cok şey duydum So we finally meet face-to-face=Demek en sonunda yüz yüze tanıştık
Tanıştırmalar=INTRODUCTIONS I'd Like you to meet my friend Cihat=Arkadaşım Cihat ile tanışmanı istiyorum This is my friend Cihat=Bu Arkadaşım Cihat Cihat have you met semih=Cihat, Semih ile tanıştın mı? Cihat do you know semih?=Cihat Semih'i tanıyor musun? Do you two know each other?=Siz ikiniz birbirinizi tanıyor musunuz? Have you met?=Tanıştınız mı? Have you two been introduced?=Sizi tanıştırdılar mı? Cihat,Semih is the guy I was telling you abount=Cihat,Semih sana sözünü ettiğim kişi You two have a lot in common=İkinizin çok ortak yanları var
Birisiyle Tanıştırılınca
Nice to meet you=Tanıştıgımıza Sevindim How nice to meet you=Sizinle tanışmak ne kadar sevindirici What a pleasure to meet you=Sizinle tanışmak büyük zevk I'm happy to meet you=Tanıştıgımıza Memnun oldum Charmed = Memnun oldum
Birisiyle Tanıştırıldıktan Sonra
I've heard so much about you=Sizin hakkınızda cok şey duydum So we finally meet face-to-face=Demek en sonunda yüz yüze tanıştık
BeyazLık Üzerine
It was white as snow=Kar gibi beyazdı Her Skin was white as alabaster=Teni kar gibi beyazdı You're as pale as a ghost=Hortlak Görmüş gibi betin benzin atmış
Siyahlık Üzerine It's pitch black=Sİmsiyah It's black as night=Simsiyah It's black as coal=Kömür gibi
Bir Şey Bozulunca
It's out of order(service,kilter,whack)=bozuk It's dead=bozuk It died on me = Beni görünce bozuldu It's in the shop=Tamirde It up and died=bozuldu
Bir Şey Kırılınca
It's Broke=Kırıldı It doesn't work=Çalışmıyor It's on the fritz(blink)=bozuk This thing is really screwed up=Bu şey işe yaramaz
Sabır Taşınca
Now what?=Daha ne olsun? That's the last straw=Yeter Artık I've had it=Yetti That's the straw broke the camel's back=bu bardağı taşıran son damla
Yemek Hakkında Sorma
When do we eat?= Ne zaman yiyoruz? What's to eat?= Yemek olarak ne var? What's for supper?= Yemekte ne var? What are we having?= Ne yiyoruz?
Yemeği Bildirme
Dinner's almost ready=Yemek hazır sayılır It's almost done= Yemek neredeyse hazır Time to eat=Yemek vakti Soup's on= Yemek hazır
Mutfakta Çocuğa Söylenen Sözler
Don't sit on the counter=Tezgahta oturma Watch out;it's hot=Dikkat et,Sıcak Would you set the table?=Sofrayı Kurar mısın? Go tell your father supper's ready=Git babana söyle yemek hazır Call the family to dinner=Herkezi Yemeğe çağır
Çocuklara Sofra adabı öğretme
Don't put your elbows on the table=Dirseklerini masaya koyma Don't talk with your mounth full=Ağzın doluyken Konuşma Wipe your mounth=Ağzını Sil Put your napkin on you lap=Peçetini kucağına koy
Bulaşık Yıkama
Please put your dishes in the sink=Tabaklarınızı lavaboya koyun It's your turn to do the dishes=Bulaşık yıkama sırası sende I'II wash and you dry=Ben yıkıyayım sen de kurularsın
Sofradan Erken Kalkmak İçin ricada bulunma
May I please leave the table?=Ben Kalkabilir miyim? I'II have to excuse myself=Sizden Müsade isteyeceğim.
Çocuklara Yemeğini bitirmeyi Emretme
Finish your dinner=Yemeğini bitir You Have to clean up your plate=Tabağını temizlemen lazım If you don't eat your dinner,you won't get any dessert=Yemeğini yemezsen tatlı yiyemezzsin There are starving children in Africa=Afrikada acLıktan ölen cocuklar var
KazaLarda Olay Yerinde Yardım İsteme Is there a doctor here?=Burada doktor var mı? Can you help stop the bleeding?=Kanamayı durdurmaya yardım eder misiniz? Does anyone know CPR?=CPR'yi(Yeniden canlandırmayı)bilen var mı? Do you know to apply a tourniquet?=Turnike uygulamayı biliyor musunuz? Call 112=112'yi arayın Call the police=Polisi arayın Call An ambulance=Ambulansı arayın Get the paramedics=Sıhhıyeci çağırın Get Some help=Yardım isteyin Get a doctor quick=Çabuk doktor çağırın
KonakLama
I need a room please? =Bir oda rica edecektim? I need a room with a single bed. =Tek yataklı bir oda istiyorum. I need a room with a double bed. =Çift kişilik bir oda istiyorum. Do you have any singles? =Tek kişilik odanız var mı? Do you have any vacancies? =Boş yeriniz var mı? A double, please? =Çift kişilik bir oda lütfen? A room with a bath, please. =Banyolu bir oda lütfen Can I reserve a room? =Bir oda ayırabilir miyim? Can I book a room? =Bir oda ayırabilir miyim? I have a reservation. =Rezervasyon yaptırmıştım. Double occupancy, please. =İki kişilik bir oda lütfen. I need a room with two single beds. =İki ayrı yataklı bir oda istiyorum. I need a room with a double bed. =İki kişilik yataklı bir oda istiyorum. We will need a crib for the baby. =Bebek için bir karyola istiyoruz. Would you like a room with a view of the swimming pool? =Yüzme havuzu manzaralı bir oda istermiydiniz? Would you prefer a non-smoking room? =Sigara içilmeyen bir oda ister miydiniz? I'd like a room at the front. =Ön tarafa bakan bir oda istiyorum. I'd like a room at the rear. =Arka tarafta bir oda istiyorum. I'd like a room with a view of the sea. =Deniz manzaralı bir oda istiyorum. I'd like a room for the week. =Haftalık bir oda istiyorum. I'd like a wake-up call, please. =Uyandırma servisi istiyorum. Where is the ice-machine? =Buz makinesi nerede? Do you have a pool? =Havuzunuz var mı? What are the rates? =Ücretler nasıl? Is there a restaurant? =Lokanta var mı? Are pets allowed? =Evcil hayvanlar kabul ediliyor mu? When's the check-out? =Odayı ne zaman boşaltırsınız?
Doktora Sırt Ağrısını anlatma
My back is sore=Sırtım ağrıyor I can't get up=Dikelemiyorum I have an aching back = Sırtım fena I pulled my back=Sırtımı İncittim I can't bend over= Eğilemiyorum
İngilizcede Sık Kullanılan Cümleler --Anlamlarıyla--