Fenerbahçe 5'te 5 yaptı hem de Bursa gibi bir deplasmanı arkasında bırakarak ama takımda ilk üç haftanın hırsı isteği kaybolmuş, şaşırdım.
İki haftadır Fenerbahçe bir garip. Milli maç arası biraz toparlar dedik ama nafile, yine Alex'in şahsi becerisi olmasa maç başladığı gibi bitecek. Güiza'da müthiş bir düşüş var, Gökhan Gönül keza öyle. Ve hiç şaşmaz, düşüşteki futbolcu hep isyana yönelir, bizimkiler de aynı şekilde yaptılar. Güiza topu yere çaktı sarı, Gökhan her pozisyonda hakemin üstünde, bir sarı da ona, görülen kartların çoğu hakeme itirazdan. Bir disiplinsizlik başlamış oyuncularda, bu işe Aykut mu el atar Daum mu yoksa Başkan mı bilmem ama bundan sonra birilerinin ipleri eline alması lazım, takımı yakan canının da yanacağını bilsin. Hele ki dün akşamdan sonra bütün takım hakemlerin önüne atıldı, hemen hemen her kanalda hakemi tartakladıkları için hedef gösterildiler önümüzdeki hafta ve ileride aynı Emre olayında olduğu gibi hangi hakem gelirse gelsin fırsat kollayacaktır, dikkat! Akıllı olup bu fırsatı onlara vermesinler.
Andre Santos'a ne oldu!
Çok önemli bir not Santos için. Santos'a dikkat edilmeli bu sene Dünya Kupası senesi ve Brezilya milli takımında oynayacak bir futbolcu. Hiç kimse hayatında gelen böylesi bir fırsatı kaçırmak istemez, buraya kadar bir şey yok. Ancak daha çok erken olmasına rağmen Santos'ta kaçak güreşme hissetmeye başladım, dünyada göremeyeceği o paraları Brezilya milli takımının değil Fenerbahçe'nin verdiğini biri ona hatırlatsın. İki haftadır sahada yok. Nerede oynadığı belli olmadığı gibi ne yaptığı da belli değil. Hiç savunma yapmıyor ayağını riskli yerlere uzatmıyor. Girişiyle birlikte sol kanat çöktü, tek başına Vederson orada savaş verdi ve helal olsun ona, elinden geleni yaptı. Daum'u da anlamakta bazen zorlanıyorum, böylesi zor bir deplasmanda üstelik sol kanatta Carlos ve Vederson gayet iyi bir uyumla oynarken neden Carlos'u çıkarıp doğru giden tekere çomak sokarsın. Takımın orta sahasında dinamo gibi çalışan Mehmet Topuz'u neden aldın? Selçuk'un girişiyle top taşıyıcı kimse kalmadı ve iki defansif orta saha işlemeyen iki kanat ile 72. dakikadan itibaren kontralar hariç hiç ileri gidemez olduk. Selçuk zaten senede iki-üç tane maç oynayan, zamanla form tutan bir futbolcu böylesi zor deplasmanlarda hazır olmadan oynatılmaması lazım.
Maçın genelinde oyuncuların üzerinde bir an önce maçı bitirme stresi vardı. Durum 1-0 ve henüz ikinci yarının başları Fenerbahçeli oyuncularda bir panik havası, Volkan geride topu oyuna sokmuyor savunma gelen toplar ileri doğru şişiriliyor ve durduk yere gereksiz bir Bursa baskısı oluşturuluyor. Hala şunu çözemediler, top rakipteyken savunmada daha çok yorulur daha çok güçten düşersin. Halbuki top sende kaldığı müddetçe savunmada bile kalsan rakibini güçten düşürürsün. İleriye doğru geliş güzel vuruşlar Fenerbahçe takımına hiç yakışmadı.
Kaptan Alex yine kurtardı gemisini, hem de böylesi kötü bir günde. Oyunun genelinde Vederson, Lugano ve Bilica'nın defans hattında, Cristian, M. Topuz'un orta sahanın göbeğindeki iyi oyunları Fenerbahçe'nin maçı kazanmasındaki önemli rol oynadı. Ne olursa olsun hani derler ya bazen kötü oynarken de kazanmak önemli, bu da onlardan biri diyelim ve ligin en zor deplasmanından gelen 3 puanın keyfini çıkaralım.
Ligdeki son duruma bakarsak, geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi derbinin sonucuna göre bundan sonra Fenerbahçe ve G.Saray zirvede başbaşalar. Beşiktaş 18 puan farkı kapatacak güçte değil. Zaten bu ikili de o kadar enayi değil, eğer ikisi de kazanmaya devam ederse 10. hafta Kadıköy'de kıyamet kopar.